21 Mayıs 1864, Çerkes halkı için karanlık bir dönüm noktası oldu. Çarlık Rusyası’nın 308 yıllık işgal ve baskı politikaları sonucunda Kafkasya’dan sürülen yüz binlerce Çerkes, tarihin en acımasız sürgünlerinden birine maruz kaldı. Bugün, bu büyük felaketin üzerinden 161 yıl geçse de acılar tazeliğini koruyor.
16. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Karadeniz’e ulaşma hırsı, Çerkes topraklarını hedef aldı. Köyler yakıldı, tarlalar yok edildi, direnenler katledildi. 21 Mayıs 1864’te Kbaada (Krasnaya Polyana) mevkiindeki son direniş de kırılınca, Çerkesler için ya Rus ordusuna katılma ya da sürgün seçenekleri bırakıldı. Nehirlerin kanla kızıla boyandığı bu savaş, “Kızıl Çayır” olarak tarihe geçti.
Hayatta kalan Çerkesler, açlık, hastalık ve fırtınalarla dolu gemilerle Osmanlı topraklarına sürüldü. Tarihçilere göre, 1,5 milyon Çerkes’in yarısından fazlası yollarda hayatını kaybetti. Karadeniz’in soğuk sularına gömülen binlerce masum, bugün hâlâ anılıyor.
Bugün anavatanlarında sadece 700 bin Çerkes yaşarken, diaspora nüfusu 5 milyonu aşıyor. Türkiye, 3 milyondan fazla Çerkes’e ev sahipliği yaparak en büyük diasporayı barındırıyor. Ancak asimilasyon politikalarına rağmen, dernekler ve kültür merkezleri aracılığıyla dil, gelenek ve tarih bilinci yaşatılmaya çalışılıyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’nin pek çok şehrinde anma törenleri düzenleniyor. İstanbul Beşiktaş’ta, Samsun sahilinde ve Kocaeli Kefken’de binlerce Çerkes, atalarının acısını yâd ediyor. Denize karanfiller bırakılıyor, “Nart Ateşi” yakılıyor ve geleneksel ağıtlar söyleniyor.
Çerkesler, yaşananların “soykırım” olarak tanınması için mücadele ediyor. Rusya’nın sistematik etnik temizlik politikaları, tarihçiler tarafından belgelenmiş olsa da uluslararası alanda resmi kabul görmüş değil. Diaspora, her 21 Mayıs’ta dünya kamuoyuna seslenerek bu trajedinin unutulmamasını talep ediyor.
Genç Çerkesler, dedelerinin sürgün hikâyelerini öğrenerek kimliklerine sahip çıkıyor. Dil kursları, kültür festivalleri ve anma etkinlikleriyle geçmişin izleri silinmemeye çalışılıyor. 161 yıl sonra bile Karadeniz’in hüzünlü dalgaları, Çerkeslerin direniş ve acı dolu hikâyesini fısıldıyor.